GEMEREK YÖRESİ ULUYÖRÜK İSKANLARI 03 Kasım 2024, 11:56
Kösedağ Savaşı’nı müteakiben Anadolu’ya gelmiş Moğol/Tatar ve Türkmen oymakları, 15-16. Asırda Etrak-ıBüzürk olarak adlandırıldı. Bunda sosyal yaşayış hem de siyasi kültür etkili olmuştur.
Kösedağ Savaşı’nı müteakiben Anadolu’ya gelmiş Moğol/Tatar ve Türkmen oymakları, 15-16. Asırda Etrak-ıBüzürk olarak adlandırıldı. Bunda sosyal yaşayış hem de siyasi kültür etkili olmuştur. Ulu Yörüklerin idari yapılanmasında İlhanlı izleri, Moğol/Tatar bakiyesinin yer alması, teşekkülün köklerinin İlhanlı/Eratna dönemine kadar götürür. 15-16. asırda Ulu Yörük Türkleri konar-göçerler, Sivas Sancağı’nın idari ünitesini teşkil etmekteydi. Bu teşekkül Şarkpare, Ortapare ve Yüzdepare şeklinde kollara ayrılır. Ulu Yörüklerin ana kütlesi Sivas merkezli olarak bulunmaktaydı. Tahrir defterlerinde büyük bir nüfus kesafetine sahip olan Ulu Yörük teşekkülleri iktisadi bakımdan şehzade hasları içerisindedir. Ulu Yörük teşekküllerinin faaliyet gösterdiği diğer alan İç Anadolu bölgesinin Yukarı ve Orta Kızılırmak bölümleri ile Yukarı Sakarya bölümü idi. Yukarı Kızılırmak bölümü diğer bölümlere göre daha dağlık ve engebeli bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda akarsularla yarılmış bir plato sahası olan bölgede, Kızılırmak boyunca sıralanmış İmranlı, Hafik, Sivas, Yıldızeli, Şarkışla, Gemerek düzlükleri yer alır. Ayrıca güneydeki Uzun Yayla ile kuzeydeki Çekerek havzası, bölgenin diğer önemli ovalık alanlarını oluşturmaktadır. Bozok ve Kırşehir yörelerinden meydana gelen Orta Kızılırmak havzası, hafif dalgalı yüksek düzlüklerden oluşurken, Bozok yöresinin yükseltisi, 1100- 2700 metre arasında değişen geniş sade bir plato ve yayla görümündedir. Orta Kızılırmak havzasının doğusunda Akdağ ve Emlak nahiyeleri yer almaktadır. Bozok Sancağı, Moğol bakiyesi Tatar kavimleri için istisna edilemez zira bölgede bir hayli yekün teşkil eder.
Ulu Yörüklerin geçim kaynağını koyun yetiştiriciliği ve ziraat ile uğraşmaktaydılar. Konar-göçer taifeye mensup oymaklar, erken dönemlerden itibaren yerleşik hayata geçtiler. Etrak-ı Büzürk, Kösedağ Savaşı sonucunda Anadolu Selçuklularını hâkimiyetleri altına alan Moğol/İlhanlı döneminin bir yadigârıdır. Sivas, Tokat, Amasya gibi Selçuklu devletinin önemli merkezlerinde idareyi ele geçiren veya istediklerini idareye geçiren Moğollar, kendileriyle birlikte Anadolu’ya gelen Türk ve Tatar konar-göçer gruplarını askeri güç olarak kullandıkları gibi, bu coğrafyanın belirli bölgelerini onlara yurtluk olarak vermişlerdi. Özellikle İlhanlı hâkimiyetinin sona erdiği zamanlarda, Karamanoğulları, Eretna ve Kadı Burhaneddin devletleri, Kara ve Ak Koyunlu Türkmenlerinin siyasi tarihlerinde yer aldılar. Yıldırım Bayezit zamanında ise Osmanlıların bölgeyi ele geçirip burayı Eyalet-i Rum adıyla bir beylerbeyliğine dönüştürmelerinden itibaren ise Osmanlı idari sisteminin parçası oldular. Siyasi geçmişlerini hatırlatan Etrak-ı Büzürk yerine göçerliklerinden Ulu Yörük adıyla daha çok anıldılar. Nitekim Osmanlı yönetimi onların köklü hatıralarına ve göçer yaşayışlarına izafeten, belirli muafiyetleri kendilerine tanımıştır. Ulu Yörük taifesinin avarız-ı divaniyeden muaf ve müsellem olduklarına dair ellerinde II Murat, II. Mehmet, II. Bayezit ve Sultan Selim’den nişanları, hükm-i hümayun verildiğine dair kayıtlar bulunmaktadır.
Etrak-ı Yörükân-ı Büzürk/Ulu Yörük Türkleri adının bu isimlendirme hususiyetlerinin dışında ayrıca tarihsel bir arka planı olduğunu da görmekteyiz. İdari ve sosyal teşkilatlandırılması bölük esasına dayanan Ulu Yörüklerin sadece Oğuz boyları ile sınırlı tutulması mümkün değildir. Çünkü bu tür büyük teşekküller farklı boylardan oluştu.
16. Yüzyılda Ulu Yörüklerin iktisadi ve içtimai bütünlüklerinin muhafazası ve vergi kaybının önlenmesi için onlara kaza statüsü verilmiş ve Sivas Sancağının bir idari ünitesi haline getirilmiştir.16.Asırın sonlarından itibaren artık Ulu Yörük kazası, Yüzdepare, Ortapre, Şarkpare, İlbeyli, İnallı-Ballı, Çepni-Çungar ve Karakeçili gibi daha küçük kazalara ayrılmaya başlamıştır. Ulu Yörük teşekkülleri içerisinden bir takım oymakların Safevi Devleti’ne iltica ettikleri anlaşılıyor.
İdari ve mali yönden müstakil bir yönetime sahip olan cemaat mensuplarının statüsü Tanzimat sonrası değişmiştir. Tanzimat ile birlikte konar-göçer toplulukların müstakil idarelerine son vermek, kışlaklarını sıradan köyler haline getirerek en yakın kazalara bağlamak, idari, mali ve adli alanlarda konar-göçerlerin müstakil idarelerinden kaynaklanan dağınıklığı önlemek, birliktelik sağlamak yönündeki çabaların sonucu olarak 1853 yılında cemaatin bağlı olduğu müstakil kaza -Orta-Pare- lağvedilmiş, cemaat mensupları da idari, adli ve mali yönlerden sınırları içinde kazalara bağlanmıştır (BOA.A.}MKT.UM.132/87).
Hane sayısı bakımından ise 1838 yılında toplam 190 hanenin 1844-45 yılında 206’ya çıktığı anlaşılmaktadır. 1831 ve 1838 yılındaki nüfus kayıtlarında sayım yapılırken önce hane sahibinin sülale ismi, sonra fiziki özellikleri, ismi ve baba ismi, yaşı yazılmakta, devamında varsa çocukları, yanında kalan akrabaları ve torunları isimleri ve yaşlarıyla birlikte kaydedilmiştir.
Emlak, Çubuk ve Gedik-i Çubuk Nahiyesinde Uluyörük Taifeleri
Emlak kazasında Zile Yörüklerinden 15 nefer, Tavircalı aşiretinden 1, Bucak Avşarı aşiretinden 47, Kuzugüdenli aşiretinden 1, Mülükanlı Ekradındam 8, Şambayadı aşiretinden 7, Kehersülek aşiretinden 1, Tatar İlyaslı aşiretinden 25, Evci aşiretinden 1, Çelikanlı aşiretinden 6, toplam 112 nefer aşiret yazılmışlardır.Gedik-i Çubuk kazasında ise Kuzugüdenli oymağından 2, Pehlivanlı aşiretinden 1, Rişvan aşiretinden ise 4 nefer yer alır Keklicek köyüne 26 hane ve Emlak nahiyesine Tatar İlyaslı cemaatinden 25 hane iskan edildi.BOA. NFS.d. No: 2053, s. 49-124. 41 BOA. NFS.d. No: 2053, s. 2-48.
Ali Beyli bölüğünün faaliyet sahasını Bozok Sancağı’nın Gedik, Emlak ve Deliceözü nahiyeleri olarak gösterse de buralar Bozok Türkmenlerinden Süleymanlı kabilesine tâbi Ali Beyli cemaatlerinin yaşam alanları idi. Emlak (Bozok) bölgelerindeki karye, kışlak ve mezralarda hayatlarını sürdürüyordu.
Bozok Sancağı’nın Çubuk Kazasına tâbi Gök Fatma ve Karacaviran karyelerinde Kulağuzlu cemaati mütemekkin idi. Gök Fatma ismine Ulu Yörük’ün Kulağuzlu bölüğü içerisindedir. ( BOA. TD. nr. 19, s. 375, 376; BOA. TD. nr. 79, s. 405-408; KKA. TD. nr. 16, v. 40b-44b. , s. 101, 103; KKA. TD. nr. 16, v. 44a.).1485 tarihte İbrahim kethüda cemaatinde Kulağuzlu bölüğü Gök Fatmaya tabiidir.
1520 tarihinde Seydi veledi Gök Fatıma kethüdanın idaresinde 13 muayyen cemaate ve 5 kışlağa ayrılmıştı. 1575’te ise bu sayı yirmi üçe çıkmıştır(Tatarahmedoğlu, TataroğluAn-cemâ‘at-i Kulağuzlu an-tâife-i Uluyörük , Kümbed Köyünde, Uluyörük 7. Kurin 36 Hane,Vergi Nüfusu 65 , Ekinlü 38, Bennak 5, Mücerred 22, Uluyörük 7. Özbekli cemaatinden Kurin köyü. Tahrir Defterinde Özbeklü cemaatine ve Kulağuzlu cemaatine de rastlanmaktadır görüldüğü gibi ve Özbeklü cemaati ile An-cema‘at-i Kulağuzlu an-taife-i Uluyörük Kurin Köyü’ndedir. Seyhlü Tatar cema‘ati, [Çubuk n.]: 634Tatar cema‘ati, Boz-ok kz.: 632Tatarlu cema‘ati, Kavurgalu ta’ifesi, Tatar cema‘ati, Kaya-pıñar mz).
Uluyörük Cemaati: Geçmişi İlhanlılar devrine kadar gitmekte olan Uluyörük Cemaati, genel olarak Sivas. Amasya ve Tokat bölgelerinde yaşamakta olup, topluluğun bazı oymakları batıda Kırşehir ve Ankara bölgelerine kadar yayılmışlardır. Bazı oymakları ise daha sonraları Eskişehir bölgesine, oradan da Balıkesir yöresine gitmişlerdir. 15.Asırda Teke Sancağı Tapû-Tahrir defterleri incelendiğinde cemaatin Teke Sancağında da yaşadığı görülmektedir. Defterlerde bu cemaat ve alt grubu olan çok sayıda cemaat hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. 15.Asırda cemaatin yörede yaşadığına ilişkin bir kayıt bulunamamıştır. 1455 tahririnde de cemaate ilişkin bir kaydın bulunamaması bunu teyit etmektedir.
Ulu Yörüklerin kökenleri çoğunlukla Sivas’a dayanıyor. Çorum, Ankara ve Bozok’tada Ulu Yörükler var.
Topluluklardan biriside Ulu Yörük Türkmenleri idi. Timur’un istilası sırasında ( 1400 ) Sivas’ta yaşayan elbeyliler Ulu – Yörük topluluğunu meydana getiren oymaklar arasında sayılmaktadır. Ulu – Yörük Türklerinin Ortapare koluna mensup elbeylilerin ezici şehrin güney batısında , bazı obaları da Artuk Ovada yaşamakta idi. 1485 tarihli tahrir defteri elbeylilerin Sivas’ın güney batısında yaşadıklarını belgelemektedir.
Ayrıca önceden bulduğumuz bilgilerde Ulu Yörük Cemaatleri arasında Karalar oymaklarının var olduğunu görüyoruz.
Uluyörük bölükler ile Avşar, Bayad boyu, Dulkadirli, Bozok ve Bozulus aşiretleri ile benzer olan Etrakı Büzürük olan bölükleri şunlardır. Bunların tamamı Gemerek coğrafyasında iskan olmuş aşiretlerdir.
Kıllu ,Hacı Hamzalı, Kozcalu, Kozlu, Kazaklı, Uzunlu, Sarulu,Hacılı, İlyaslı, Gediklü, Karacalu, Paşa Beylü, Paşalı, Bayezidlü, Merdanlı, Ozanlı-Aşık Bekirli, Muradlı, Çepni, İnallı, Kethüdalı, Sakallu, Hacı Solaklu, Tatarlu, Demircilü, Musa Fakihlü ,Kara Hızırlu, Sarılı, Kızılcalı, Kara Kılıçlı, Kabaklu Sofulu, Eymirlü, Emirli, Ahmed Fakihlü , Mamalu, Torunlu, Öksüzlü, Kara Seyidlü, ethüda Musacalu, Çakallu Koz Kışlalu, Kılıçlı, Kozca tâbi Şahsuvar, Yir Talaz tâbi Tatlu, Kırıklı, Cırıklı, Ömer Hacılı, Gök Fatmalı- Hoca Beyli, Kavurgalı, Keçilü-Keçeli , Çanakçı , İne Gazili, Kara Ağıllı, Yeni Köylü, Araplı, İkizce, Safi Özü(Beş Ağıl 23 16 7 4 1575 Mücerred Özlü) Gökçeli, Hamzalu, Fakılı, Fakihli,Süleymanlı, Kız Melikli, Sıraclı, Çavuşlu Hayreddinli, Şerafeddinli, Kıllulu, Çakalcalu, Çakallı Selmanlı, Şahsuvar, Kara Kınıklı, Aladdinli, Tatlu,Datlı, Sarucalu, Hacı Kıllılar, Delülü Şahsuvarlı, Nebi Hacılı, Gökçeli, Saru Kayalı, Velili,Karacalu, Ömerlü, Hamza Fakih Hacılı, Osman Hacılu, Yakublu, Ali Kethüda veledi Seydili, Ebilli, Seydi Ali Kethüdalı, Eşiklü, Kululu, Azaklı,Kazaklı, Çakırlu, Sultan Ahmedlü Kurdlar, Kürdülü, Koyunlu, Kekliklü, Kekliceklü, Pekmezcilü, Köselü, Eyüb Hacılar, Karalu, Alilü, İshak Hacı, Evcili, Kavlaklu Kozcalu Ballu, Hüseyin Hacılu, İvazlı, İvaz Hacı, Budaközlü, Özlü,Özü, Özi, Öziçili, Kıllucalu bölükleridir.
Gemerek ilçesinde saha çalışmalarında ve arşivlerde Uluyörük taifelerinin her üç nahiyede bulunduğunu fazlasıyla görmekteyiz. Bu aşiretler bölgemize yerleşen uluörük taifeleridir. Bozok’ta bulunan Demircili aşiretlerinin de büyük ölçüde Kars-ı Maraş yöresinden geldiler ve Uluyörüktür. Bozok’taki Demircili tâifesinde Hamzalı, Mahal, Tatar, Demircili, Arslan Beyli, Dişli ve Çakal cemaatleri büyük aşiretlerindendi. 1529 tahrîrine göre tâife toplam 342 hâne ve 31 mücerred vergi nüfusdur.
Uluyörük bölükleri yerleşkeleri; Sıraclı, Köşkerli, Reyhanlu, Ağcalu, Şabanlu , Gökçe Öz nd. Budak Fakih, Güllücelü, Süleymanlu , Sarum Beylü , Sarular, Demircilü, Çavundur, Kızılcalu, Eclad-ı Kırık nd. Kızıl Mehmed, Karacalar nd. Yörük İlyas , Delüler, Bektaşlu, Pekmezlü, Kırıklu, Haydar Fakih Kadı Kışlası nd. Hamza Fakihlü, Sakallu, Demürciler, Tatarlu, Hüseyinlü nd. Şeyhlü, Kışlak-ı Tatar, Karacalar, Ali Hacılu, Kara Seydi, Ümmetoğlu, Kara Hasan, karyeleri tarafından kurulmuştur.”
Şeyhli Tatar, Dulkadirlilerin ilk tahrîrinde Bozok Sancağı’nda Gemerek coğrafyasında 1529’da 19 hâne vergi nüfusuyla kaydedilen ancak daha sonraki tahrîrlerde ismine rastlanmayan cemaat de bu ana kütleden ayrı olarak Bozok havalisinde yaylayan bölüktür.( BOA TD, nr.998, s.568- KKA TD, nr.108, s.472, BOA TD, nr.155, s.315.; BOA TD, nr.218, s.601.; KKA TD, nr.30, s.198/a.)
Tatar Alili, Dulkadirlilerin ilk tahrîrinde Döngeleli tâifesi aşiretleri içerisinde yazılmış olan cemaat, 1580’de Küşne boyuna dâhil edilmiştir. Yeni İl Türkmenleri içerisinde de ilk olarak 1583’de rastlanan Tatar Alili cemaati Şam Bayadı tâifesine bağlı olarak kaydedilmiş olan iki grup halindeydi. Bu ilin 1630 tarihli kayıtlarına göre aşiret Yeni İl’dedir.
Tatar -Tatarlı, Bozok Sancağında Demircili tâifesine bağlı olarak kaydedilen Tatar cemaatlerinin Moğol bakiyelerinden oldukları anlaşılmaktadır. Bozok Sancağının ilk tahrîrinde 48 nefer nüfusla kaydedilen bu Tatar cemaatleri, Kanak-ı Bâlâ nâhiyesinde birçok mezrada ziraat etmekteydiler. Maraş bölgesinde de Tatar ve Tatarlı isimleriyle cemaatler bulunmaktaydı. Ancak bunların Bozok’taki Moğol bakiyesi olan aşiretlerle ilgisi görünmekte.Tatar adını taşıyan cemaatlerin Selmanlı tâifesi içerisinde yer alması ve bu tâifeye bağlı cemaatlerin Bozok havalisinde bulunuyor olması bunlar arasında
akrabalık olabileceği kanaatini vardır.(BOA TD, nr.155, s.186.; BOA TD, nr.998, s.614.; BOA TD, nr.218, s.98.; BOA TD, nr.315, s.251, 252, 255, 256, 259, 260, 425.; KKA TD, nr.30, s.21/b, 22/b, 24/a, 25/b.) Teberrük Fakihli-Fakılı, Bozok’ta Süleymanlı tâifesi içerisinde kaydedilmiş Fakihli cemaati,Moğol bakiyesi cemaatlerdendi. Moğol oymakları arasında Teberrük isimli bir bölük bulunmakla birlikte Timur, Tatarların eski yurtlarına dönmelerini bu sırada Kara Tatarların ileri gelenlerinden olan Ahi Teberrük’ten istemiştir. Bozok’un 1529 tarihli sayımına göre 5 hâne vergi nüfusuna sahip olan cemaate sancağın daha sonraki tahrîrlerinde rastlanmamaktadır. Ancak 1584 tarihli Kayseri tahrîr defterinde,(sonraki sayımlar Hınzırı-Gömülgen üzerindendir.) Malya nâhiyesinde Sarı Ağıl ve Sarı Danişmendli adlı köylerde meskûn Teberrük Hacılı cemaatine tesadüf edilmektedir. (BOA TD, nr.155, s.73. KKA TD, nr.136, s.199 – BOA TD, nr.402, s.450.; BOA TD, nr.998, s.455. TKA, TD, nr.116, 276/b.)
Kulağuzlu ismiyle kaydedilmiş üç adet cemaat Gilmigad’a, Yassıkışlak nd. Hoca Bey ise Emlak nahiyesine tâbiydi.(BOA. TD. nr. 79, s. 405-408; KKA. TD. nr. 16, v. 40b-44b.) Yukarıda zikredilen Kurin karyesine Bozok Sancağı’nın Çubuk ve Boğazlıyan kazalarında tesadüf edimektedir. Emlak (Bozok) bölgelerindeki karye, kışlak ve mezralarda hayatlarını sürdürüyordu. Ayrıca Bozok Sancağı’nın Çubuk Kazasına tâbi Gök Fatma ve Karacaviran karyelerinde Kulağuzlu cemaati mütemekkin idi. Bu Gök Fatma ismine Ulu Yörük’ün Kulağuzlu bölüğü içerisinde de tesadüf edilmektedir. (BOA. TD. nr. 19, s. 375, 376; BOA. TD. nr. 79, s. 405-408; KKA. TD. nr. 16, v. 40b-44b.-KKA. TD. nr. 16, v. 44a.)
Ali Beyli bölüğünün faaliyet sahasını Bozok Sancağı’nın Gedik, Emlak ve Deliceözü nahiyeleri olarak gösterse de 360 buralar Bozok Türkmenlerinden Süleymanlı kabilesine tâbi Ali Beyli cemaatlerinin yaşam alanları idi İlbeyli bölüğü, Sivas’ın güney batısından Bozok ve Kayseri istikametine doğru yayılmıştır. Zira Melekoğlu ve Saru Seydi kışlaklarının Sivas’a mı yoksa Bozok Sancağı’nın Gedük nahiyesine mi ait olduğu konusunda bir takım sorunlar yaşanmıştı. 18. Yüzyılda İlbeyli cemaatlerinin faaliyet alanı Sivas’ın Tonus -Sivas Kazası’nda bulunan bir diğer taife ise Ulu Yörük’ün bir kolu olarak düşündüğümüz ve 1485 tarihinde Çökeklü, Halil Kethüda, İsa Kethüda, Köpek Kethüda, Demircilü, Yahşi Hanlu, Celallü, Karacalu, Sudurlu, Gökçeli, İshak ve Ahmet Kethüda cemaatlerinden oluşan Etrakiye-i Yörükân-ı Sivas idi.(KKA. TD. nr. 16, v. 14b, 15a.). Uluyörük iskan alanları Bozok livası, Gedik nahiyesi Şimdiki Sivas Kayseri arasındaki Gemerek-Şarkışla ve civarındaki köylerden müteşekkil olan bölgedir. Nahiyenin 16.asırda 83 köyü bulunmaktadır. (BOA. TD. nr. 19, s. 553-556; Etrak-ı Sivas için BOA. TD. nr. 02, s. 668-672; BOA. TD, nr. 387, s. 513; BOA. TD. nr. 79, s. 600-602.)
Bozok Bölgesi Moğol Bakiyeleri
1243 yılında Anadolu Selçuklu topraklarını hakimiyeti altına almış, 157 yıllık hakimiyet yıllarında İlhanlı, Pervane, Eretna, Kadı Burhanettin Devletlerini kurarak Türk-İslam kültürüne büyük katkılar yapmış Uygur, Kıpçak (Kırgız), Özbek, Kazak Türkleri ile Oğuzlar’dan teşekkül etmiştir. Günümüzde Tatar, Kara Tatar veya Kırımlı adıyla anılan ve Anadolu’nun dört bir yanında yurt tutmuştur.Moğol olarak bilinen bazı Türk soylarına mensup bölükler şöyledir Gemerek (Bozok) coğrafyası).
Devlet Şah, İsmail Ağa, Atabey, Mirza Bahadır, Kutlu Şah gibi güçlü oymaklar ile Şeyhli Tatar, Tatar Ahmedli, Tatar Ömer, Tatar Mazılı, Seydiler, Katar-oğlu, Kavşut, Uyrat-Oyrat, Çağatay, Avanoğlı Avanlı, Avan Hacılı, Memiş, Suldus Noyan, Samağar, Toygar, Çokun, Boğaz Tatar, Çakar, Mamasun, Mamalu, Mancısın, Tadasın, Tad, Sümerler, Sutay, Bayat, Bayan, Beyan, Baydı, Baycu, Buryad, Elçigiday, Sünitler, Kireyit, Tümen, Baybars, Uyrat, Hızır, Şeyh Çoban, Eretnalı, Ulus, Teberrük, Tülek , Kazan, Kıyat, Muğallı, Abaga, Tayboğa, Dalay, Bahadır, Arık Baba, Arık, Hacı Büzürk, Mankut, Argun, Onkut, Nayman, Hıtay, Talay, Abdül, Alaçatlı, Etrakiyye, Emin Bey, Gündoğmuş, Safi, Özi, Tataran Garbiyan, Yamanoğlu, Celayir, Ulu Otak, Ayan Otağı, Tataran-ı Mugal, Baş Öyük, Gazan, Gazak, Kaya Balu, Çongar, Batu Han, Kangallı, Barlas, Uluşah, Kireyit, Tayci, Abacı, Bayramlu, Davutlu, Özü, Onar-Otak, Ediğü, Artukşah, Abdül, Etrakiyye, Yamanoğlu, Olcaytu, Rüstembey, Dengiz, Giray, Güllühan adı almış aşiretler oymakların bir bölümüdür.
GÖKCELİ –GÖKFATMALI (ULUYÖRÜK) TAİFESİ Bozok Livası nahiyelerinde özellikle Emlak nahiyesi köyleri(Gökfatmalı) ve mezralarında iskanlarına rastladığımız Gökçeli aşiretinin Hınzırı ve Çubuk nahiyelerinde de Gökçeli bölüklerinin iskanlarını görürüz. Gemerek coğrafyasının güney yönündeki Dokuz Kışla köyleri,Boğaz ve Boğazın güneyindeki hemen tüm köylerde Uluyörük taifelerinin bölüklerine rastlanır. Hınzırı nahiyesinin Dulkadirli dönemi ve öncesinde iskanların tamamına yakını Uluyörük taifeleridir. Gökçeli cemaati, konar-göçer yaşam tarzını bölgeye taşımış, yaşam alanlarını da 17.asırdan sonra bölgeye gelen Kürt aşiretleriyle paylaşmıştır. Konar-göçer kimliğini muhafaza ederken coğrafyanın yerleşik-rençber toplumu oldular. Yörüklerin nüfus ve temettuat defterleri, bölgenin demografik yapısının Gökçeli cemaatinin tarihi süreci, 19.asırdaki nüfus ve ekonomik durumlarının ve yerleşik yaşama geçiş sürecinin ortaya konulması önemlidir.
11.Asırdan başlayarak yoğun şekilde Anadolu’ya gelen Türklerin bir bölümü yerleşik hayata geçerken diğer bir bölümü konar-göçerliği devam ettirmiştir. Konar-göçer yaşamı devam ettirenler Yörük ya da Türkmen olarak adlandırılmışlardır. Bu konar-göçerlerden Anadolu’nun orta ve batı bölgelerinde 17.asırdan önce konar-göçerlik edenlere Yörük, kurdukları köylere Yörük köyü denirken, 17.asırdan itibaren bu bölgelere gelen konar-göçerlere Türkmen, kurdukları köylere ise Türkmen köyü denilmiştir. Türkmenler esasen 16.asır sonlarına kadar genelde Anadolu’nun doğusunda iken daha sonraki tarihlerde devlet nizamındaki çözülmeden sonra Anadolu’nun batı bölgelerine gelmeye başlamışlardır.
Türkmen ve yörükler, kendi aralarında il ya da ulus adı altında gruplandırılmış ve yukarıdan aşağıya doğru boy, aşiret, cemaat, oymak, mahalle, oba (aile) şeklinde bölümlere ayrılmış aynı zamanda yaylak-kışlak hareketine bağlı olarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir.Konar-göçerler kışlak yerleri esas alınarak idari ve hukuki bakımdan bir sancağa bağlanır ve o sancağın tebaası sayılırdı. Devlet bu grupları başlarına seçilen bir boy ya da aşiret beyi, alt gruplar olan cemaatleri kethüda ile idare yoluna giderken, vergilerini toplama görevini voyvodaya (Bey) havale etmiştir.Nüfusu kalabalık olan bazı konar-göçer gruplara kaza statüsü verilerek de idare edildi.
Kaza statüsü verilen konar-göçerlerin genel idari ve adli sorumluluğu kaza kadısına, daha alt birim olan cemaatlerin idaresi kethüdalara, vergilerini toplama sorumluluğu ise voyvodaya ait olurdu. Bu kazaların belli bir merkezi olmayıp kadıları ya ilgili konar-göçer grubun yaylakları/kışlakları arasında dolaşarak adli sorunları çözer ya da yaylak/kışlakların bulunduğu bölgeye en yakın şehirde ikamet ederdi. Konar-göçerlerin bu şekilde bir idari düzene tabi tutulmasıyla bir yandan aşiretlerin idari düzen dışına çıkarak vergi vermekten kurtulmaları önlenmiş, diğer yandan da dağılmaları önlenerek ordunun ve büyük şehirlerin temel ihtiyaçları olan hayvan ve hayvansal ürünlerin temininde süreklilik sağlanmıştır).
Osmanlı Devleti, konar-göçer grupları 17.asırdan itibaren yerleşik halka zarar vermelerini önlemek, harap ve boş yerleri imar ederek ziraate açmak, göçebe gruplara karşı yerli ahaliyi korumak düşüncesiyle iskân etmeye çalışmıştır.Girişim kolay olmamış, konar-göçerlerin iskânı çabaları 19.asırda devam etmiştir.
Has gelir bölgelerinin yönetimini sahibi adına yürüten kimseye verilirdi ve Has denilirdi. Sonraları serbest tımarların, vali ve mutasarrıflara verilen bazı gelirlerin de voyvodalarca yönetildiği anlaşılmaktadır. İltizam ve mukata usulünün yaygınlaşması voyvodalığın gelişmesine ve yayılmasına yol açmıştır. Hazinenin yanı sıra vali ve mutasarrıflarda gelirleri kendilerine bırakılan sancaktan küçük yerlere vergileri kendileri adına toplamak üzere voyvoda göndermişlerdir. Bunlar daha çok yöreyi iyi bilen, ayanlık yapmış kimselerdi. Görev süreleri genelde bir yıl olup daha uzun süre görev yapanlarda olurdu. Voyvodalar bölgelerinin vergilerini toplayarak ilgiliye ödemek yanında, güvenliğin sağlanması, gerektiğinde asker toplayıp seferlere katılmak da görevleri arasında idi. Tanzimat’tan hemen sonra voyvodalık kurumu kaldırılmış, mülki teşkilatta kaza ünitesi oluşturulmuş, yönetimi de kaza müdürlerine bırakılmış, voyvodaların görevleri bir bakıma bunlara devredilmiştir.
15 ve 16 Asırda Anadolu’daki en büyük konar-göçer teşekküllerinden biri olan Ulu Yörükler, Anadolu’da farklı sancak ve kazalara dağılmış halde yaşamaktaydı. Şahbaz’a göre ‘’Ulu Yörük eski ve asıl adlandırmayla Etrak-ı Büzürk, Kösedağ Savaşı sonucunda Anadolu Selçuklularını hâkimiyetleri altına alan Moğol/İlhanlı döneminin bir yadigârıdır. Muhtemelen Sivas, Tokat, Amasya gibi Selçuklu Devleti’nin önemli merkezlerinde idareyi ele geçiren veya istediklerini idareye geçiren Moğollar, kendileriyle birlikte Anadolu’ya gelen Türk ve Tatar konar-göçer gruplarını askeri güç olarak kullandıkları gibi, sözü edilen coğrafyanın belirli bölgelerini onlara yurtluk olarak vermişlerdi. Bu konar-göçerler zaman içerisinde farklı siyasi oluşumların içerisinde yer alıp rol oynadılar. Özellikle İlhanlı hâkimiyetinin sona erdiği zamanlarda, Karamanoğulları, Eretna ve Kadı Burhaneddin devletleri, Kara ve Ak Koyunlu Türkmenlerinin siyasi tarihlerinde yer aldılar. Yıldırım Bayezit zamanında ise Osmanlıların bölgeyi ele geçirip burayı Eyalet-i Rum adıyla bir beylerbeyliğine dönüştürmelerinden itibaren ise Osmanlı idari sisteminin parçası oldular. Eski siyasi güçlerini ve önemlerini kaybettikleri için daha çok içtimai ve iktisadi saiklerle bir idari ünite içerisinde yer aldılar. Bu nedenle siyasi geçmişlerini hatırlatan Etrak-ı Büzürk yerine göçerliklerine vurgu yapan Ulu Yörük adıyla daha çok anıldılar.1574 yılında 590 Ulu Yörük cemaati bulunduğunu, bu cemaatlere ait 20.137 hâne ve 18.019 mücerred nüfusun olduğunu belirtmektedir.1831 yılında yapılan nüfus sayımında Orta Pareye –kaza- tabi bölükler- kabileler- şunlardır. Sarıkaya, Fakih, Kurd Ağılı, Kethüdalı, Hacı, İshaklı, Saraç, Savcı, Karahöyük, Çepni kabilesi (Kızılca Kışla, Çandır, Hacı İlyas, Eskiköy, Beydiğin), Gökçeli kabilesi (Köseeyüb, Yassıkışla, Gökçeli, Karayakup), Emir kabilesi (Ballı Kaya) (BOA.NFS.d.2283: 462b- 509a).
Gökçeli cemaati de bu gruplardan Uluyörük diye bilinen gruba dahildir. Sivas, Bozok ve Kırşehir yörelerinde yaşayan Uluyörükler Yüzde Pâre, Orta Pâre ve Şark Pâre diye üç kola ayrılır. Kümeleri teşkil eden oymaklar da bölük adını taşır. Bu bölüklerin hepsi 16 Asır başlarında kışlaklarında çiftçilik yapmaktaydı. Uluyörük’ü meydana getiren bölükler İlbeyli, Çepni, Ak Salur, Akkuzulu, Gerampa, Gökçeli, Şerefeddinli, Çungar (ca’ungar=sol kol), Çavurcu, Ustacalı (Ustaclı), Dodurga, Turgutlu, Akçakoyunlu, Karakeçili, İnallı, Özlü, Alibeyli, Kuzugüllü, Karafakihli, Kırıklı, Bollu, Çapanlu, Tatlu ve Kulağuzlu’dur. Kendi aralarında il ya da ulus adı altında gruplandırılan ve yukarıdan aşağıya doğru pare, bölük şeklinde bölümlere ayrılır.
Osmanlı nüfus sayımlarında kayıt altına alınırken ait oldukları pareler kaza, bölükler ise kabile şeklinde kaydedilmiştir. Bu kayıtlardan Uluyörükler’in her üç koluna da kaza statüsü verilerek idare edildiği anlaşılmaktadır. Cavunkâr” dinilen Moğollar, … Cavunkâr Türkler arasında “Çunkâr” dimekle meşhûr idi (Yasar 2013b: 59). Hüseyin Hüsameddin Yasar’ın verdiği bilgilerden bu yörük grubundan bir kısmının Moğol kökenli olduğu anlaşılıyor.
Gökçeli kabilesi olarak (BOA.NFS.d.2283: 493a), Çepni bölüğü Çepni kabilesi (BOA.NFS.d.2283: 488b), Akkuzulu bölüğü Akkuzulu kabilesi ve Orta Pare de Orta Pare şeklinde kaydedilmiştir (BOA.NFS.d.2283: 462b). Konar-göçer bir hayat sürmüşlerdir.
Osmanlı resmi kayıtlarında Cemaat-i Gökçeli (TT.d.19: 555), Kabile-i Gökçeli Yörükan-ı Zile (BOA.NFS.2283: 493), (BOA.NFS.d.2510: 1b) gibi isimlerle anıldı.
Cemaat ile ilgili ilk Osmanlı kaynağı 1486 yılına aittir. İlgili kayda göre Gökçeli cemaati Etrak-i Sivas ismiyle kaydedilen bir Yörük topluluğunun içinde Cemaat-i Gökçeli Tabi-i Sivas şeklinde geçmektedir (BOA.TT.d.19: 555). Bu sayımda cemaatin sakin olduğu herhangi bir köy ismi zikredilmemiştir. 1576 yılında ise cemaatin kışlağı olan yerlerden Gökçeli, Yassıkışladır.19.Asırda nüfus defterlerinde cemaat mensuplarına ait köylerin sayısının azaldığı görülmektedir.
1831 yılında cemaat mensuplarının sakin oldukları ilçeye bağlı köylerdeki sülaleler şöyledir.
Abdurahmanoğlu, Kanlı Ömeroğlu, Abdullahoğlu, Halil Kâhyaoğlu, Kör Ömeroğlu, Sarı Çobanoğlu, Uzun Alioğlu, Cocikoğlu, Öksüzoğlu, Kör Cumaoğlu, Nasuhoğlu, Kulaksızoğlu, Eceloğlu (BOA.NFS.d.2283: 502b-503a). Gökçeoğlu, Dumanoğlu, Kurdoğlu, Aşıkoğlu, Deli Hüseyinoğlu, Eskici Hüseyinoğlu, Hamzaoğlu, Badıllıoğlu, Abdaloğlu (BOA.NFS.d.2283: 501a). Kazakoğlu, Alioğlu, Duru Mehmedoğlu, Güloğlu, Hacıoğlu, Kara Yusufoğlu, Ağcaoğlu, Uzunoğlu, Deli Ömeroğlu, Ağca Osmanoğlu, Mollaoğlu, Halil Kâhyaoğlu, Velioğlu, Haliloğlu, (BOA.NFS.d.2283: 497a-497b). Karayakuboğlu, Hatipoğlu, Müezzinoğlu, Veli Kahyaoğlu, Deli Hüseyinoğlu, Balioğlu, Fazlıoğlu, Köseoğlu, Şabanoğlu, Kara Bekiroğlu, Kör İmamoğlu, (BOA.NFS.d.2283: 500a-501b). Sığırcıoğlu, Deli Ahmedğlu, Yakuboğlu, Kadıoğlu, Yağcıoğlu, Ömeroğlu, Kara İsmailoğlu, Kara Mahmudoğlu, Firuzoğlu, Çataloğlu, Afşaroğlu, Okcuoğlu. (BOA.NFS.d.2283: 499a-499b). Yassıkışlaoğlu, Deli Mehmedoğlu, Kör Hüseyinoğlu, Öksüzoğlu, Malikoğlu, Kara Ömeroğlu, Tuğluoğlu, Karacaoğlu, Kara Osmanoğlu, Bıyıkoğlu, Sarı Mustafaoğlu (BOA.NFS.d.2283: 496b-497a).Tanburacıoğlu, Çöteoğlu, Hacı Ahmedoğlu, Çakıroğlu, Karadelioğlu, Eşiklioğlu, Deli Hacıoğlu, Abdullahoğlu,Kürt Hüseyinoğlu, Çobanoğlu, Hacı Abdullahoğlu, Kara Mustafaoğlu, Ahmed Kethüdaoğlu, Kesteloğlu, Kılıçoğlu, Hızır Kethüdaoğlu, İmamoğlu, Keklikoğlu, Bektaşoğlu, Köseoğlu, Tatlıoğlu, Kara Velioğlu, Merdanoğlu, Gökçeoğlu, Berberoğlu, Teciroğlu, Abbasoğlu(BOA.NFS.d.2283: 11a-13a).
Sülale isimleri genelde Mürseloğlu, Hamzaoğlu, Velioğlu gibi bir aile büyüğünün ismi, bazen Müezzinoğlu, Kethüdaoğlu, Teciroğlu, Berberoğlu, İmamoğlu da olduğu gibi aile büyüğünün mesleği, bazen de Sarı Çobanoğlu, Deli Mehmedoğlu, Kör İmamoğlu, Uzunoğlu, Çördük Haliloğlu, Posluoğlu gibi bedensel özrü, fiziki ve psikolojik özellikleri esas alınarak tespit edildiği görülmektedir..
1838 yılındaki kaydedilen 524 erkek cemaat mensubu isimlere bakıldığında, 5 76 isim ile Ali, 52 isimle Mustafa, 50 isimle Muhammed, 41 isimle Osman, 39 isimle Ömer, 38 isimle Hüseyin, 36 isimle Hasan, 27 isimle Ahmed, 23 isimle İbrahim ve 21 isimle Halil’in ilk on sırayı aldıkları anlaşılmaktadır (BOA.NFS.d.2510: 1b-20a). Gruplara göre; 25 Abbas-, Abdullah-8, Ahmet-27, Ali-76, Bekir-18, Bektaş-1, Cafer-3, Dursun-1, Fazlı-1, Feyzullah-1, Habib-3, Halil-21, Hasan-36, Himmet-3, Hüseyin-38, İbiş-1, İbrahim-23, İsmail-7, Kasım-1, Mahmud-3, Mehmed-4, Memiş-12, Mısdık-2, Muhammed-50, Murteza, 1, Musa-7, Mustafa-52, Osman-41, Ömer-39, Receb-4, Sadık-1, Salih-2, Satılmış-7, Süleyman-12, Şaban-2, Veli-5, Veliyyüddin-2, Yakub-2, Yusuf-7(BOA.NFS.d.2510: 1b-20a).
Bu durum, Cemaat mensuplarının İslami hassasiyetleriyle birlikte Arapça isimleri tercih ettiklerini göstermektedir. İsimlerin içinde sahabelere, diğer peygamberlere ait isimler de kullanılmasına rağmen Hz. Muhammed’e ve Ehl-i Beyt’e ait isimlerin daha fazla tercih edildiği, Hz. Muhammed ve Ehl-i Beyt mensuplarına çok yüksek düzeyde bir saygı ve sempati beslendiği anlaşılmaktadır. Muhammed, Mehmed, Mustafa tercih edilmiştir(BOA.NFS.d.2510: 1b-20a).
Köylerde kullanılan isimler ve kullanan kişi sayısı şu şekildedir: Mehmet-131, Osman-109, Ali-104, Hüseyin-96, Ömer-93, Mustafa-91, Ahmed-69, Hasan-94, İbrahim- 64, Halil-59, Bekir-33, İsmail-30, Abdullah-29, Süleyman-25, Yusuf-20, Mahmud-18, Muhsin-18, Veli-16, Musa-12, Salih-11, Satılmış-8, İlyas-5, Abdurahman, Abdülkadir, Abidin, Hızır, Kadir, Murtaza, Receb ve Veysel-4, Cuma, Elvan, Emin, Habib ve Rıdvan-3, Arif, Bektaş, Hamza, İsa ve Sadık-2, Abdülbaki, Abuzer, Halid, Hıdır, Himmet, İdris, Kasım, Memiş, Murad, Resul, Sadullah, Sıddık, Şaban, Şatır ve Zülfikar-1 (BOA.NFS.d.2251).
Yörük topluluğu olarak bildiğimiz cemaat mensuplarının kışlaklarında yerleşerek tam bir ziraatçi toplumu haline geldiği, ancak geleneksel ekonomik etkinliği olan hayvancılığı da ihmal etmedikleri görülmektedir.
Cemaatin genelde çekirdek aile yapısına sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Hane başına düşen nüfus bakımından kendisi gibi yörük olan ancak farklı bölgelerde yaşayan cemaatlerden daha çok ayrışırken yakın çevresindeki yerleşik köylüler ve Kürt aşiretleriyle daha yakın oranlara sahip olduğu anlaşılmıştır. Cemaat mensupları arasında kullanılan isimlerin dağılımına bakıldığında Hz. Muhammed ve Ehl-i Beyt’e ait isimleri daha fazla tercih ettikleri, nüfusun yaşa göre dağılımına bakıldığında 70 ve üzeri yaşlardaki insan sayısının az olduğu görülmüştür. Yaşam tarzı olarak Yaylak-kışlak arasında konar-göçer yaşam tarzını devam ettirmişler, bulundukları coğrafyaya adapte olarak imkânlarını hem zirai hem de hayvancılık ile ilgili faaliyetlerde kullanmışlardır. Ekonomik anlamda cemaat mensupları tarafından hem tarım hem de hayvancılığın yapıldığı, adı geçen köylerde hane başına ortalama arazinin yakın çevresindeki yerleşik köylerden düşük fakat farklı bölgelerdeki yörük gruplarına göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Hayvan cinsi olarak daha çok küçükbaş hayvan yetiştirildiği, yük ve yolcu taşımacılığında daha çok merkeb –deve türü hayvanın kullanıldığı görülmüştür. Cemaat mensuplarının hayvan tercihleri farklı bölgelerdeki yörüklerle paralellik gösterirken, hane başı ortalama kazanç bakımından farklılıkların olduğu belirlenmiştir.Bir yörük cemaati olan Gökçeli cemaati, 19.asrın ilk yarısında geleneksel konar-göçer yaşam tarzını muhafaza ederek, yaylak-kışlak arasında yürümeye devam etmiş, ancak bulunduğu coğrafyaya adapte olarak sahiplenmek suretiyle bütün üretim imkânlarından azami ölçüde yararlanmaya çalışmıştır.
DIĞER HABERLER
-
ATAMIZ VARDIR
03 Kasım 2024, 11:57 -
GEMEREK YÖRESİ ULUYÖRÜK İSKANLARI
03 Kasım 2024, 11:56 -
AFŞAR BOYU 1
03 Kasım 2024, 11:55 -
ANADOLUNUN FETHİ
03 Kasım 2024, 11:54 -
ANADOLU TÜRKMENLERİ 3
03 Kasım 2024, 11:54 -
ANADOLU TÜRKMENLERİ 2
03 Kasım 2024, 11:53 -
ANADOLU TÜRKMENLERİ 1
03 Kasım 2024, 11:53 -
TÜRK’ÜN TARİHİ YOLCULUĞU – 5
03 Kasım 2024, 11:52 -
TÜRK’ÜN TARİHİ YOLCULUĞU – 4
03 Kasım 2024, 11:51 -
TÜRK’ÜN TARİHİ YOLCULUĞU 3
03 Kasım 2024, 11:50